Suyun İzinde Oyun
Aşkın Ercan
İzleme işi
Kurumuş bir nehir yatağında
Su aktığını hayal et 1
Birinci tekil şahsın hikâyesi olarak, suyla olan kişisel bağlantımızın derinliğini ve önemini vurgulamak amacıyla “Su Yönü” çalışmamı merkeze alarak bu metni yazmaya karar verdim. “Su Yönü” oyunu, suyla olan kişisel bağımızı güçlendirmek için tasarlanmış olup, bu bağı oyun ile birleştirerek yeni deneyimlerin keşfini sağlar. Ayrıca suya uygulanan şiddeti hatırlatmayı, şiddete dair farkındalığı arttırmayı, bu durumu iyileştirmenin olasılıklarını beraber düşünmeyi ve katılımcıları kolektif bakabilme sürecine dahil etmeyi amaçlar.
Suya dair söylenenler zihnin hangi kıvrımından geçerek kendi yolunu bulur? Sözler akar yolunu mu bulur yoksa yolu mu işaretler? Yoksa tüm bu işaretler bir yolculuğun durakları mı? Suyun izini takip etmek ve su ile düşünmek başlangıcı ve sonu olmayan uzun bir yolculuk mu? Bu yolda suya fısıldamak ve suyu duymak birbirine bağlanır mı? Bütün bu sorular ve daha fazlası ile başlayan su yolculuğu kendini oyun mekânında suya dair düşünmeye eklemler. Suyun izinde oyun, geleceğe yeni tahayyüllerin olasılıklarını inşa etmenin evreni ile bir karşılaşma sağlar.
Oyun
“Su Yönü” oyununu kurgulamaya başladığım sıralarda haberdar olmadığım ancak sonrasında karşıma çıkan bir kitap vardı. Kitabın yazarı Joan Huizinga. Huizinga ‘Homo Ludens’ adlı kitabında insanın oyun ile ilişkisini ve oyunun kültürel önemini inceler. Homo ludens ‘oyun oynayan insan’ olarak tanımlanır. Huizinga oyunun insan kültürünün temel özelliği olduğunu savunur ve oyunun toplumsal, kültürel ve bireysel olarak nasıl etkiler yarattığını açıklar. Huizinga oyunu şöyle tanımlar:
“Oyun, özgürce razı olunan, ama tamamen emredici kurallara uygun olarak belirli zaman ve mekân sınırları içinde gerçekleştirilen, bizatihi bir amaca sahip olan, bir gerilim ve sevinç duygusu ile “alışılmış hayat’tan” “başka türlü olmak” bilincinin eşlik ettiği, iradi bir eylem veya faaliyettir. Böylece tanımlanan kavram, hayvanlar, çocuklar ve yetişkin insanlara ilişkin olarak oyun adını verdiğimiz her şeyi kapsamaya yatkın hale gelmiştir: beceri, güç, zeka ve şans gösterileri.”2
Oyun bir taraftan gündelik hayatın içinde bir aralık yaratırken öte yandan hayata eşlik eder. Kültürün içinde, kültürden önce var olan, kültüre eşlik eden ve bu kültürü başlangıcından içinde bulunduğumuz döneme kadar etkileyen, içsel bir varlık olarak bulunur.3
Oyun, olağan hayatın dışında yer aldığı hissedilen, özgür bir kurmaca ve oyuncuyu tamamen içine çekme yeteneğine sahip bir eylem diyebiliriz. Bu eylem biçimi her tür maddi çıkar ve yarardan arınmış bir eylemdir. Bununla beraber sınırlandırılmış bir zaman ve mekânda gerçekleşir. Oyun belirli kurallara uygun olarak, düzen içindedir. Oyunu oynayanlar gönüllü olarak, bilinen dünyadan farklı olduklarını ifade etmek üzere yeni kimlikler ortaya koyar.
Oyun bir şey için mücadeledir veya bir şeyin temsilidir. Ayrıca bu iki işlev, oyunun bir şey için olan mücadeleyi “temsil” etmesi veya bir şeyi en iyi temsil edecek bir mücadele olması anlamında iç içe girebilir.4 ‘Oyun oynayan insan’ belirgin imgelerin kullanımını, gerçeğin belli bir temsile dayandığını fark eder. Böylece bu imgelerin veya temsilinin değerini anlamak için çaba sarf eder. Bütün bu temsillerin oyun üzerindeki etkilerini gözlemleyerek, oyunun kültürel bir unsur olarak nasıl bir işlev gördüğünü anlamaya çalışırız.5 Huizinga oyunun kültürel yansımalarını ve toplumsal etkilerini vurgulayarak, bu kavramı mümkün olduğunca kapsamlı şekilde açıklamaya çalışır.
Bu bağlamda su, insanların yaratıcılığını ve oyunlarını besleyen bir unsur olabilirken, aynı zamanda insanların oyunları aracılığıyla suya farklı anlamlar yüklenmelerine de katkı sağlayabilir. ‘Homo Ludens’ te açıklanan ‘alışılmış hayattan’ ‘başka türlü olmak’ bilinci ile suyun yaşamın merkezi bir bileşeni olduğunu yeniden hatırlamak gerekir.
Su Yönü
Dans işi
İskelede otur
Martıların dansını izle
Zihninde onlarla dans et
Onların kalp atışlarını duyabildiğini hissedene kadar
dans etmeyi sürdür 6
Su, iyileşmenin en temel bileşenlerinden birini oluşturur. Suyun her durumda önemini vurgulamak ve onun yok olma tehlikesini artık reddetmemek önem taşır. “Su Yönü” oyunu suyun tüm canlılar için hayati değerini anlatmaya, tekrar tekrar hatırlamaya ihtiyaç duyduğumuz bu günlerde suya dair düşünmenin oyun ile kurduğu bağı ifade eder. Suya bakmak, suyu görmek, suyu duymak, suyla konuşmak ve suyu hatırlamak; oyunun temel bileşenleridir. Bununla beraber, oyunda yer alan suyun temsili etrafında toplanmak, suya dair birlikte düşünmek, ortaklıklar sağlamak bütüncül bir paydaşlık kurmak da hareket alanını genişletir. Daha çok söz ve fikir üretmenin genişleyen yüzeyini yeniden kurmak, yazmak, iz bırakmak ve bilgiyi çoğaltmak bu serüveni daha bütüncül bir noktaya taşır. Tekil özne olmanın hâlleri ile, birlikte hareket etmenin önemi bir araya gelerek yeni önermeler ortaya çıkarır. Böylece çok yönlü bakabilmenin oyun ile araçsallaştığı yeni fikirlerin inşası kendini sıklıkla da tekrar eder.
“Su Yönü” Oyununda Olup Bitenler
“Su Yönü” oyunu, kâğıt, kalem, kartlar ve zar kullanılarak oynanır. Zar atarak başlayan oyuncu, zar da gelen sembolün bulunduğu karttan çekerek oyuna başlamış olur. Kartlar üzerinde sorular, suya dair sözler, resimler ve şiirler bulunur. Çekilen kart ile, oyuncuların söyleyecekleri sözler arasından önemli düğüm noktaları belirlenir. Bu düğüm noktalarının sözle veya yazılı olarak ifade edilmesi sağlanır. Örneğin, “gezegende her şeyin ve herkesin eşit olduğu var olma pratiğini yeniden düşünmenin olasılıklarını ve özgürleşme imkanlarını nerede bulabiliriz?” veya “ekolojik- etik sorumluluklar neler olabilir?” gibi soruların cevapları aranır. Sorular ve suya dair sözler, katılımcıların farklı düşünme ve ifade biçimlerini keşfetmelerini sağlar.
Görsel 1. Aşkın Ercan, Su Yönü Oyunu Örnek Kartlar ve Ahşap Zarlar, 2023, 4. Circular Ulusal Çevre ve Sanat Etkinlikleri
“Su Yönü” oyununda suya dair sözler bazen kalem kullanarak yazıya dökülür bazen de tek tek hazırlanmış harfler ile cümleler kurularak yazıya dökülmesi sağlanır. Kelime harflerin tekil kullanımı ile bir araya gelerek kurulur. Kelimeler ise cümleleri oluşturur. Her kelime tüm harflerin ayrı ayrı düşünülerek bir araya gelmesini sağlar. Harflerin tek tek dizilimi, kalemin elle yazılan yazı eyleminden daha yavaş bir hareket alanı oluşturmasına neden olur. Ekolojik iyileşme olasılıklarının, yavaşlamayı kapsayan bu eylemi, yavaşlamanın fonksiyonel olanına karşılık gelir diyebiliriz.
Görsel 2. Aşkın Ercan, Su Yönü Oyunu Harfler ve Kâğıt Üzerine Oyun Düzeneği, 2023, 4. Circular Ulusal Çevre ve Sanat Etkinlikleri
Oyunda amaç, suyun mülkiyetleşmesi ve çevresel şiddet gibi konuları ele alırken, katılımcıları ortak bir düşünme sürecine dâhil etmektir. Bu süreçte, çevre sorunlarına dair ortak çözümleri ve geleceği inşa etme potansiyellerini keşfetmek önemlidir.
Gezegende var olan çevresel şiddeti derinlemesine tartışmak, konuşmak ve iş birliği içinde olmak, kalıcı ve sürdürülebilir çözümler üretebilme yolunda önemli bir adımdır. Su yönü oyunu, katılımcıların çevre sorunlarına dair farkındalık geliştirmelerini ve ortak çözüm arayışına katkıda bulunmalarını amaçlar. Oyunun kaybedeni veya kazananı yoktur.
Görsel 3. Aşkın Ercan, Su Yönü Oyunundan Kartlar, 2023
Görsel 3’teki kartta geçen soru çevrede olup biten, hissedilmesi zaman alan ve bazen de anlaşılmayan, gözden kaçan yavaş şiddet örneklerini gün yüzüne çıkarmaya çaba gösterir. Rob Nixon yavaş şiddetin yaygın olmasına rağmen anlaşılması zor olduğunu ifade eder. Nixon yavaş şiddeti açıklarken şunları belirtir: “Kademeli olarak oluşan, gözden kaybolan, zamana ve mekâna dağılmış, gecikmeli, şiddet olarak görülmeyen ancak yıpratıcı olandır.”7 Ayrıca bütün bu çevresel şiddetten en çok yoksulların etkilendiği gerçeğinin de altını çizer. Örnek olarak, iklim krizi, petrol sızıntıları ve mikroplastikler verilebilir.
Suda biriken ve gözle görülmeyen mikroplastikler, deniz ekosistemlerini etkilemesi ve toprak kirliliğine neden olmasıyla bilinen çevresel şiddetin, gözle görülmeyen büyük tehditlerinden biridir. Oyunda yer alan (Görsel 3) mikroplastikler gibi yavaş şiddet örneklerini göz ardı etmeden, bu tehditlerin neler olduğunu ve nasıl çözüme ulaşabileceğimizi tartışmak, konunun önemini ve aciliyetini vurgulayan önemli bir adımdır.
Suya Dair Düşünmenin Yollarını Oyun ile Kurgulamak
Görsel 4. Aşkın Ercan, Su Yönü Oyunundan Kartlar, 2023
Kartlarda yazan ve oyuncuyu yönlendiren “su taşar sızar şekil değiştirir çözülür ve akar”, “su bir ses manzarasıdır”, “su hoşgörülü ve uzlaşmacıdır”, “bazen okyanus enginliği bazen tek damladır su” gibi ifadeler (Görsel 4), su hakkındaki bilincin yeniden hatırlanmasına odaklanır. ‘Su bir ses manzarasıdır’ ifadesi suyun yalnızca bir manzara olmasının ötesinde, ses ile birlikte düşünülerek akışını ve çevresindeki etkilerini tüm duyuları harekete geçiren bir deneyim haline getirir. Tristan Gooley “How to Read Water” kitabının “Suyun Sesi” bölümünde ses’e dair şunları söyler; “Pınarın en gevezelik eden kısmından uzaklaştım, çimenli tepeye yavaşça adım attım ve her adımdan sonra suyun sesini dikkatle dinledim. Su elbette tek bir ses çıkarmaz, ancak çoğu kısa ama ara sıra daha uzun olan bir dizi ses ve nota çıkarır. Sesler kaybolana kadar yürüdüm ve bunun nasıl bir anda gerçekleşmediğini fark ettim”.8 Gooley suyun sesi ile doğada derinleşen bağını ifade etmiştir diyebiliriz.
Bir diğer kartta yazan ‘Bazen okyanus enginliği bazen tek damladır su’, sözü suyun doğadaki varlığını farklı boyutları ile düşünme vurgusunu taşır, böylece suyun çeşitliliğini keşfetmek için derinlemesine bir deneyim alanı açılmış olur. Suyu ses ile birlikte düşünmek, okyanusu ve tek damla suyu tahayyül etmek, insan merkezci bakış açısını aşarak doğayla daha içsel bir bağlantı kurmamıza yardımcı olur mu? Suyun hoşgörülü ve uzlaşmacı olma hali doğada bizi nasıl karşılar? Su ve canlı cansız tüm varlıklar arasında bu müzakere nasıl sağlanabilir?
Birlikte Yol Alırken Suya Bakmak
Görsel 5. Aşkın Ercan, Su Yönü Oyunundan Kart, 2023
İfadeler ve sorular etrafında birlikte düşünmek, önemli düğüm noktalarını belirlemek yol almayı hızlandırır mı? Bu soruya cevap hakkımı ‘Evet’ olarak kullanmak isterim. Çünkü gezegeni tehdit eden büyük yıkımların, yok oluşların tanıkları olarak, gerekli olan önlemlerin alınması, sorumlulukların önemini birincil olarak gündeme taşır. Bu sorumluluklar canlı cansız bütün varlıkların eşit koşullarda yaşama sahip olması gerçeği ile yüzleşmeyi gerektirir. Böylece, ekosistem içinde ekolojik iyileşme olasılıklarının nasıl hayat bulacağına dair çalışmaların başlanması gerekliliği de ortaya çıkar. Birlikte hareket etmenin önemi burada ortaya çıkacaktır.
Tüm bu tehditler ve yıkımlar karşısında geleceği onarmak mümkün mü? Su hakkı, su izleri ve suyun düşlenmesi, oyun dünyasına bireysel düşüncenin dokunuşunu çoğul olana nasıl taşıyabilir? ‘Su yönü’ oyunu bu sorulara hep birlikte yanıt bulmaya davet eder.
Kaynaklar
1 Yoko Ono, Meşe Palamudu, çev. Sedef İlgiç, Güldünya Yayınları, 2014
2 Johan Huizinga, Homo Ludens, çev. Mehmet Ali Kılıçbay. Ayrıntı yayınları, 2006, s. 50
3 Johan Huizinga, Homo Ludens, çev. Mehmet Ali Kılıçbay. Ayrıntı yayınları, 2006, s. 1
4 Johan Huizinga, Homo Ludens, çev. Mehmet Ali Kılıçbay. Ayrıntı yayınları, 2006, s. 31
5 Johan Huizinga, Homo Ludens, çev. Mehmet Ali Kılıçbay. Ayrıntı yayınları, 2006, s. 20
6 Yoko Ono, Meşe Palamudu, çev. Sedef İlgiç, Güldünya Yayınları, 2014
7 Rob Nixon, Slow Violance and the Environmentalism of the Poor, Harvard University Press, 2011, p. 20
8 Tristan Gooley, How to Read Water, Clues and Patterns from Puddles to the Sea, The Experiment Publishing, e book Collection, 2016, p. 167