Günler, Aylar, Yıllar

 

Seniha Ünay

 

Yan Lianke “Günler Aylar Yıllar” kitabında kuraklık nedeniyle terk edilmiş bir köyde kalan ihtiyar bir adam ve kör köpeğinin yaşam mücadelesini anlatır. Hikâyede iki karakterin bir mısır koçanı peşindeki bahtsızlıkları, doğa  ve burada yaşayan diğer canlılarla temaslarının sertleşmesiyle her geçen gün katlanır.  İnsanlardan geriye kalan sıçanların, kurtların, köpeklerin, mısırların, pirinçlerin, otların, dağların ve yamaçların bolca bahsi geçer bu hikâyede.

 

Gözde Mulla’nın 15 Eylül-12 Kasım 2023 tarihlerinde Ankara Goethe Enstitüsü Galeri Vitrin’de gerçekleşen “Dışarıda Bir Yerde” sergisini oluşturan çalışması da böyle terk edilmiş bir doğa parçasının baskın boşluğu ve insanlardan geriye kalan sessiz zamanın doğal seslerini anımsatıyor bana. Bu çalışma, terkedilmiş bir yer parçasının gittikçe büyüyen boşluğunda var olmaya çalışan Lianke’nin kahramanının yarattığı duyguya benzer bir duygu bırakıyor üzerimde. Kitapta adı hiç geçmeyen, O, herhangi bir ihtiyarım. Herhangi bir insan, isimsiz. Dışarıda bir yerdeyim.  O dağ, tepedeki o küçük ağaç bana bakıyor. Yürüyorum, ıssız tepeden aşağıya yuvarlanıyorum, kurtlar peşimden koşuyor, sıçanlar son ekmeğimi yemiş, mısır tanelerini sayıyorum. Günler, aylar, yıllar geçiyor.

 

Gözde Mulla, “Dışarıda Bir Yerde” sergisinden görüntü, Galeri Vitrin, 2023. Fotoğraf: Serhat Şatır

 

Günler, aylar, yıllar… Mulla’nın, vitrine sıkışan yekpare doğa parçasının zamanına işaret ediyor. Zamansızca tüm günler, aylar, yıllar bu boşlukta sıkışıyor. Karanlık bir gecenin içinde zamanın bir anına şahit oluyoruz. Gecenin bilmem kaçı? Benden uzakta, benim bakışımdan dünyanın bakışına uzanan bir gece. Gözde Mulla’nın tavrını bir dolaylama olarak okuyorum. Zira bu gecenin içinde hareketli bir yerleştirmeyle konumlanan  yıldırımlar, geceyi benzeyen, çalışmayı başka bir yerden anlamamızı sağlayan bir imgeleme. 

 

Çalışma bizi bu ani yıldırım parlaması ile yakalıyor. Serginin kurgusunun bu yakalama anı üzerine kurulu olduğunu düşünüyorum. Dışarıya ait bir doğa parçasının seyirlik kapalı bir vitrinde sessizce duruşunu bozan; zamanı, yıldırım ile sesli hâle getiren şey bizi yakalayan. Yaşayan doğaya işaret eden bu hareket, imgede görmediğimiz ancak orada yaşadığını düşündüğümüz diğer canlıları hatırlatıyor. Hayvanlar, bitkiler, mantarlar, mikroskobik canlılar… İnsan ve doğa arasındaki karşıtlık ve ikilik temelinde doğadan kopuşumuzda rolleri belirleyen insan yok bu çalışmada.  Hiyerarşisiz, kendiliğinden olan doğaya bakıyoruz. Dışarıdayız. Ehlileşiyoruz. 

 

Derin bir boşlukta çok sesli bir koroyu dinlemek zorundayız artık. Çalışma, “izleyiciyi görünen sessizliğin ardındaki sesleri duymaya, doğaya ait olan canlı ve cansız formları düşünmeye davet ediyor”. Mulla’nın birçok çalışmasında merkeze oturan sessizliğin, imge ile kurduğu ilişkide bizi maruz bıraktığı gibi. Sessizliği imge ile vermek, Mulla’nın çalışmalarının genel karakteri. Hep o bildiğimiz imge, bildiğimiz yerde ama yeni çarpışmaları doğurur, çağrışım yapar. Az olanla konuşur. Bu sergi de dağ, gökyüzü ve yıldırım imgelerinden oluşuyor. Oysa Mulla, bu üç imgeyi şöyle okumamızı istiyor gibi: “yerkabuğunun yüksek, çıkıntılı parçasının bütün görkemiyle hakimiyetini ilan ettiği biçim; yeryüzünün üzerindeki boşluğun gördüğümüz yumuşak yüzü; yeryüzü ve üstündeki boşluğu buluşturan şiddetli bir ışık parçası”. Dil içinde yeni bir dil aramanın, imgenin alt ve yan anlamlarını düşünmenin, böylece ritmik, bir tarafıyla şiirsel bir ifade oluşturmanın; Mulla’nın çalışmalarının bir özelliği olduğunu yaklaşık yirmi yıldır üretimlerine şahit olan biri olarak rahatlıkla söyleyebilirim. 

 

Gözde Mulla, “Dışarıda Bir Yerde” sanatçı kitabı, 2023

 

Mulla’nın sergiye eşlik eden sanatçı kitabı, serginin bizi düşündürdüğü ikiliklere de işaret ediyor. “Bir çizgi; ayıran ve bağlayan. İki yer; iç ve dış. İki zaman; insan ve doğa”. Kitabın kapağında da vücut bulan çizgi vurgusu, çok katmanlı bir bakışa olanak veriyor. Çizgi, biçimsel olarak hem  doğanın sınırlarını hem de bizim ne tarafta duracağımızı işaret ediyor ve aynı zamanda Mulla’nın pratiğinde sıklıkla yer bulan çizgiye referans veriyor. Ayrıca serginin bizi sürekli içine çektiği karşıtlıkları hatırlatıyor. Zira kitabın tasarımında hiç kavuşamayan, karşılıklı duran iki çizgi, insan ve doğa arasında açılan mesafeyi çağrıştırıyor. 

 

sis, ekran görüntüsü, dış mekan, sanat içeren bir resim Açıklama otomatik olarak oluşturuldu

Gözde Mulla, “Dışarıda Bir Yerde” sergisinden görüntü, Galeri Vitrin, 2023. 

 

“… zaman kavrula kavrula küle döndü;

 gün, yakalamaya çalıştığınızda

 kor gibi elinize yapışıyordu” (Lianke, 2020).


Bu sergide dağları görmek için kafamızı yukarılara kaldırmamıza, gözümüzü uzaklara dikmemize ihtiyacımız yok. Dağ, tam da göz hizamızda. Hatta vitrinin camının da bir olasılığı olarak biz onun içindeyiz. Ankara’nın en işlek caddelerinden birine çıkan dar bir koridora yerleşen bu çalışma, aynı zamanda şehir ve doğa ile kurulan ilişkiyi de bir gerilime yerleştiriyor. Büyük boşluğun, dağın içinde, gökyüzünün altında; korna seslerinin arasında şehrin tüm sesiyle üzerimizde kurduğu baskıda yeni konumumuzdayız. Ne tarafta duracağımız duyacağımız sesleri belirliyor.

 

Gözde Mulla, “Dışarıda Bir Yerde” sergisinden görüntü, Galeri Vitrin, 2023. Fotoğraf: Serhat Şatır