PORTFOLYO
Özge Yağcı
“Sanatçı ilk dönem üretimlerinde; birey (çoğunlukla sanatçının kendisi) ve birey dışında kalan doğal ya da yapay yapı ve mekanizmalarla bir tür diyalog kurma çabasına girer. Bu çoğu zaman kurulamayan bir diyalogun deşifrasyonu şeklinde ortaya çıkar. Burada performatif bir eylemden ziyade malzeme üzerinden geliştirilen bir anlatım söz konusudur. Kurulamayan şehir, ev, yuva, aile, birey, toplum gibi temalar üzerinden ara bir mekân kurgusu geliştirir.
Bir anlamda kendisi de bu ara mekânın karakterlerinden birisi olarak eksik-yanın peşine düşer. Özellikle “Düş Otu” Serisinde doğal ve yapılı çevre arasında oluşan gerilim dikkat çekicidir. Ev, oda, daire gibi bir iç mekân kurgusuna sirayet eden ve orada istemsizce büyüyen bir bitkinin zamanla nesneler ve figürlerin yerini almayı arzuladığı görülür. Göçebe kimlikteki bu bitki gittikçe büyüyerek iç mekândaki yaşam için bir tehdit unsuru yüklenmektedir. Burada ölçekler arasında geçişlilikler yaratılarak kurgusal ve reel mekân ikiliğinde ara bir dil oluşturulur. Mekân üzerine üretilen kurgusal arayışlar zamanla eser metnine de sirayet eder ve metin felsefi ya da akademik bir dilden uzaklaşarak öyküsel bir karakter yüklenir.
Sonraki dönem işlerinde ise kurgusal mekân arayışları yerini mekânın inşasına bırakır. Mekânın üstlendiği sosyolojik, ekonomik ve psikolojik katmanlar plastik arayışlarla kendini ifade eder. Bu dönemde ürettiği “Pak-Kir” serisi yoksul bir banyoda temizlenmenin güçlüğü üzerinedir. Sanatçı -evi/atölyesi gibi- yaşadığı mekânlar üzerinden yoksulluğun izlerini sorgular. Tortu, leke, pürüz, kir gibi değerlerin de görünür olduğu seride cinsiyetler arasında bir karşılaşma kurgulanır ve mekânın cinsiyeti görünür kılınır. Birebir banyo mekânının yeniden inşasına soyunan serinin orijinal metni şöyledir:
‘Bak yine ıslandı banyo. Köpük ve kir. Oysa bedenim temiz. Benimkinden bahsediyorum seninkini bilmiyorum. Şuranda bazı tortu ve pürüzler. Aynaya bakıyorum bazen kendimi göremiyorum, şuradaki fırça fırçalamıyor saçlarımı. Neyse ki sabun kaygan, havlu emici. Sahi kir ne renk, tortu ne kalınlıkta olmalı? Lekenin varlığına inanmamız için ne kadar alan kaplamalı? Her nesnenin ilksel versiyonuna tanık bu ev seksenlerde güzel olmalı. Giderek yaşlanan musluklar su kaçırıyor ve evet bu banyoda kayıp düşmek serbest.’
Sanatçı hâlen ara mekân dinamikleri, bu ara mekânın ürettiği ara türler (eşya, bitki, hayvan, insan arası melez yapılar) bu hibrit türler ve mekânlar ile malzeme üzerinden kurulan diyalog, mekâna yerleşme arzusu ve mekânın inşası üzerine çalışmalarını sürdürmektedir”.
Bu metin, sanatçının izniyle kullanılmıştır.