Ayşe Nahide Yılmaz
İki Koda Arası
KODA. Gördüğünde bir sonraki kodaya atlayacaksın demek. Bir müzik parçası devam ederken, dönüş yaparak ilerlediğimiz yerde atlanması gereken yerler çıkar karşımıza. Atlayalım. Atlarken kocaman ve yürek burkan bir adım atalım. Belki iki ya da yetmezse beş. Ayağımızı da yere basmayalım, zira boşluk çekip yutabilir bizi. Ne var ki bu arada? Boşluk değil. Bir çukur, bir karanlık, bir tehdit. Bir kez yaşanan ama bir daha yaşanmayacak olan. Bir dalı, bir yaprağı, yaprağın üstündeki böceği dinledik de insana, can bildiğimize seslendik; olmadı, bağır çağır haykırdık. Yuttu sesimizi, bir es bile bırakmadı orada. John Cage denemişti bir kez esi, kimse müzik yapmasın diye toplamıştı müzisyenleri. Ancak sessizliği yapmak mümkün değil: “ölene kadar kalp atışımı duyacağım”. Oysa iki koda arasında yokluk var, varlığı acıtan, kalmadığın yerden devam ettiren bir yokluk. Geçerken yutkunduğunda acıyı hınca çeviren bir yumruya dönüşmüş bir yokluk. Gördüğümüz halde artık duyamadığımız, sesin mekân olamadığı salt bir anı. Çığlıkları, isyanları, bir varoluş mücadelesini, bir yarın umudunu hapseden bir yokmekân. Bir unutmama durağı. Bir daha aynılarını yaşamayalım diye.
İki Senyo Arası
SENYO. İlkini gördüğünde bir ikincisi olacak. Onu bulduğunda birinciye dönüp şarkına devam edeceksin. Bir müzik parçasında ölçüleri çoğaltmak demek senyo. Bitirmeden genişletelim. Bir kez daha düşünelim. Her bir kadansı tekrar ederken yayılan yaşam sevincindeki entropinin salınışına bakalım. Bazen kaç kere tekrar edileceğine dair bir rakam da eşlik eder ama biz burayı biteviye yinelediğimizi ve şarkının hiç bitmediğini varsayalım. Ne varsa doyamadığımız iki senyo arasına koyalım. Marcel Duchamp demiş: “görmeye bakabiliriz ama duymayı duyamayız”. Onun sonsuz olasılıklı bir önerisiydi Müzikal Hata.Şapkadan rastgele seçilen notaları şarkıcı dilediğince okuyacaktı. Sınırlanmışlıklarımıza denk gelmediği ölçüde meydan okuyucu bir öneri. Onunki kadar özgür bırakmasa da elimize bir nota kağıdı verilmiş. İnişleri-çıkışları, hızlanmaları-yavaşlamaları, esleri, ölçüleri, tekrarları, bitişleri olan bir kağıt. Kimi zaman gerisinde kalıyoruz okurken. Kimi zaman coşkuyla öne geçiyoruz zamansız. İki senyo arası, kodanın kaybettirdiği çığlıklara ses olmanın yeri belki de. Yeniden inşa etmenin, telafi etmenin, sesi görünür kılmanın. Bir daha eğilmeyelim diye.