Kentsel Mekâna Bakış: "Yatırım Tavsiyesi Değildir"
Ecmel Sarıkaya
Mesken; ihtiyaçların karşılandığı, salt yaşanılan fiziksel bir alan değil, bireysel, toplumsal ve kültürel belleğin, ekonomik ve politik kimliğin ifade edildiği çok katmanlı bir yapıdır. Eda Gizem Uğur’un 10-24 Mayıs 2025 tarihleri arasında Maus Art Space’te Esra Oskay’ın küratörlüğünde gerçekleşen “Yatırım Tavsiyesi Değildir” sergisi bu katmanlı yapının açıldığı, içine girildiği, dışından bakıldığı bir okumayı mümkün kılar. Sergi, meskeni hem anlamlandıran hem de dönüştüren bir araç olarak ortaya koyar. Mesken üzerine düşünme ve muhatabını sorgulama, Uğur’un çalışmalarında Ankara özelinde farklı yapılarla bütünsel bir kurgu oluşturur. Yapıların dokunsal izleri fotoğraftan toprağa, betondan dokümana farklı materyallerle ve mekânla bütünleşmiş bir biçimde görülür. Uğur, sergide bireyi ve kimliği iktidar kavramı üzerinden ele alır, yaşadığımız dönemin kentleşme kurgularını hataları ve bozulmaları ile bize sunarken kentin sosyolojisinden bahseder.
Henri Lefebvre “Mekânın Üretimi” (1974) eserinde mekânı sadece ihtiyaçların karşılandığı ve günlük yaşam paylaşımlarının gerçekleştiği fiziksel bir mekân olarak değil toplumsal ilişkilerle ilerleyen bir sürecin sonucu olarak ele alır. Ona göre mekân politik, ekonomik ve kültürel güçler tarafından sürekli yeniden üretilir; İktidar, mekânı kendi üretim, tüketim ve yetki ilişkilerine göre belirler. Uğur’un çalışmalarında iktidar bireyin kendi içinde ve dışında hakim olduğu sosyolojik, fiziksel ve varoluşsal ilişkiler bütünü olarak ele alınır ve kentsel dönüşümü, soylulaştırma projelerini, kültür politikalarını Ankara özelinde görünür kılmaya çalışır.
Eda Gizem Uğur, “Rant oyunu”, toprak ve betondan harfler, yerleştirme, 2025
Uğur’un Ankara’nın kentsel dönüşümüne dair anlatısında temel başlıklar haline gelen yapılaşma, dönüşüm, hafıza, sermaye, miras gibi kavramlar mekânın girişinde görülen “Rant Oyunu” isimli çalışmayı biçimlendirir. Küçük bir müdahaleyle bozulabilecek betondan ve topraktan dökülmüş olan bu harfler, anlatının anahtar kelimelerini bir oyun formunda mekâna işler. Yere dökülen harflerin sağlamlığı ise harflerin kırılganlığıyla bir tezat oluşturur. Bu, kent ve mekân sorgulamasında izleyiciyi, eylemi gerçekleştiren, bozabilen, yeniden düzenleyen olarak ana fikrin şahitliğinden sorumlu tutar.
Eda Gizem Uğur, “Mülkiyet hakkı”, evrak dosyaları üzerine rapido kalem ile çizim, 2022
Uğur, “Mülkiyet Hakkı” adlı çalışmasında, resmi evraklar ve belgeler içinde bir otoportre sunar. Yaşamın belirsizliğinde mülkiyeti senet gibi yükümlülük gerektiren maddi bir sorumluluk olarak dayatan sistemi görselleştirir ve kimliğin silikleşmesi ile insanın naif varlığını ve varlığın sistem içinde bireye dayattığı sorumluluklarını niteler.
Eda Gizem Uğur, 1 m2, fayans üzerine uv baskı, yerleştirme, 2023
Yerleşme kavramı üzerine düşünmeye teşvik eden bir çıktı olarak bir ikametgâh belgesini ıslak bir zemine yerleştiren Uğur, kimlik ve yer arasında kurulan resmi ilişki arasındaki bir boşluğu sorgular. Sergi salonunda yere döşenen fayans, beton zemin ile sıkı sıkıya bütünleşir.
Uğur, kendi duygusal ve kişisel deneyimini sunan Google Earth yönlendirmesi ile mekânın içerisine yerleştirilmiş ve onun bir parçası olmuş “1m2” adlı çalışmasında ise interaktif bir yöntem kullanır. İzleyiciyi mekânın dışına çıkararak kendi kişisel deneyimine bugünden bakan mekânın sakini haline getirir.
Eda Gizem Uğur, “Yeniden yazılan topoğrafya”, beton ve topraktan formlar, yerleştirme, 2025
Uğur, bu sergi özelinde odaklandığı Ankara Gaziosmanpaşa yerleşkesi ile çelişkilerin, ilişkilerin, hataların normalleşmesini görselleştirilir. “Yeniden Yazılan Topografya” çalışması, toplumsal beklentilerin, sokakları ve sınıfları belirleyen kategorilerin zaman içinde oluşturduğu yapıları gösterir. Çalışmada araziyi andıran şemalar; inşa edilen, zamana direnmiş, yok olmuş yapıların soyutlaştırılmış kütlesi görünümündedir. Bu tarafıyla kategorilere ayrılmış, bir labirent halinde tahrip edilmiş ya da betonlaşmaya hazır yapay bir tarlayı hatırlatır.
Eda Gizem Uğur, “Kabuk”, kolaj ve video yerleştirme, 2025
Sanatçının “Kabuk” adlı çalışması ise Gaziosmanpaşa’nın peyzajının, betona sıkıştığı bir gerçekliği vurgular. Sanatçının dijital harita ile yaptığı saha araştırmalarından ortaya çıkan fotoğraflarla oluşan bu çalışma, betona sıkışmış Ankara’da doğal miras olarak nitelendirilebilecek alanları gösterir. Şehrin doğal peyzaj dokusunun işlendiği “Kabuk” işiyle Uğur, kentleşmenin zıtlıklarla dolu anlatısını ele alır. Beton yığınları altında kalmış doğal ve yapay parçalardan oluşan bir bölgeyi, şehrin yeryüzü örtüsünü ayrıştırılabilir biçimde sunar. Beton yığınları ve çarpık kentleşme bu örtüyü keser.
Eda Gizem Uğur, “Yatırım tavsiyesi-değildir-”, zemin üzerine folyo baskı ve ses yerleştirme, 2025
Kentin sokaklarının kategorize edilebildiği mesken kavramına bakışta “güvenli ve nezih”, “sosyal alanlara yakınlık” gibi nitelemeler, toplumsal ihtiyaç göstergelerini ve toprağı kârlı bir emlak parçasına dönüştüren özellikleri gösterir. Emlak sitelerinden alınan bu yazılar, zeminde köşeli birer şema olarak ayrıca bir sınır oluşturur. Emlak piyasasının spekülatif bir şekilde metalaştığı günümüzde, barınma ihtiyacının dışında belirtilen bu ifadeler sadece toplumun belirli kesimlerinin, belirli bölgelerde ihtiyaç duyabileceği lüks ihtiyaçlar olarak mesken fikrinin sınıfsallığını da ortaya koyar. Emlak piyasası toplumsal sınıflaşmanın keskinleştiği alanları topografya ve hatalı/dikkatsiz ilanlarla pazarlarken Uğur, bir yandan içerik ve malzemenin benzerliği ile ironi ve tezatlık içerisinde çalışmalarını sunar.
Eda Gizem Uğur, 14 Mayıs Mahallesi fanzin, 2025
“14 Mayıs Mahallesi Fanzin” adlı çalışması ile Uğur, birkaç yıllık sürece yayılan çalışmalarının saha araştırmaları ve dokümanlarını bir araya getirir. Uğur’un saha çalışması ve arşiv çalışmalarına daha detaylı bakmayı mümkün kılan bu format, sergi alanındaki görsel bağlantıları güçlendirecek belgelerle bizi konuya dahil eder.
“Yatırım Tavsiyesi Değildir” sergisi ile sanatçı, mekânı içeriden dışarı etkileyen tahakkümü görsel sonuçlarla irdelememize imkân sağlar. Gaziosmanpaşa bölgesine özgü belgelerle birçok büyük şehirde kent ve kimliğin yapı taşları ile bölümlendirilmiş topografyayı sergi alanı içerisine çizer. Bu alan içerisinde mekân ve kent özelinde hüküm süren süreçleri buna ilişkin kayıtları inceleyerek gerçeğe dayalı bir kurgu sunar. Sergide sanatçının meskeni ele alarak yaptığı hafıza kazısını kent odağında görürüz. Uğur, kent ve mesken araştırmalarında izleyici ile diyalog içinde bugün bize sunulan mekân kurgusunu kırmaya çalışır.
NOTLAR
Henri Lefebvre, Işık Ergüden (çev.) İstanbul: Sel Yayıncılık, 2020,
Uğur, Eda Gizem. 14 Mayıs Mahallesi Fanzin. Sanatçı Yayını, 2025.
Batuman, B. (2021). “Mekânın İdeolojik Üretimi ve Sanat.” Mimarlık Dergisi, (413)
Fotoğraflar sanatçının arşivinden alınmıştır.