Önsöz
Çapak yedinci sayısında; konumu, statüyü, hiyerarşiyi, bilinmeyen bir kuvvetle dikte eden “makamı” ele alıyor. İnatla tutulan köşeleri, aşılamayan sınırları akla getiren makamı açmaya çalışıyor.
Aslıhan Mumcu ve Beyza Durhan’la gerçekleştirdiğimiz söyleşi, Kovan Project’in düşünce ve üretim biçimini arıların anaerkil ama aynı zamanda hiyerarşileri de bozan kolektifliği üzerinden düşünüyor. Kovanın devamlılığının Kraliçe Arı’nın makamını her zaman galebe çalan önceliği, kraliçenin yüksek makamının geçiciliğini ve rastlantısallığını ısrarla hatırlatıyor. Bugünün iktidar kurgusunu tanımlayan bir döngünün altını çiziyor.
Fatih Özdemir, orta sayfada “bir sankiler yığıntısı, acabalar saçıntısı, kesinlikler ve keskinlikler sıçıntısı” içerisinde sesin makamının tekdüze listelerinin üstüne, iktidarın kapitone ritmiyle yumuşak deri üzerine sapladığı düğmeleri ilikliyor.
Furkan Öztekin, Yusuf Sevinçli’nin “Tumult” sergisini kaleme aldığı yazısında Sevinçli’nin kargaşanın içinden damıttığı çok sesli anlatılara odaklanıyor. Öztekin, Sevinçli’nin çalışmalarını; gürültüyü ve kalabalığı ikiliklere bölerek aklın sınırları içinde saflar yaratmaktansa çoğulluğu dinlemeye dair sessiz bir niyet olarak okuyor.
Betül Aksu’nun portfolyo sunumundaki çalışmaları, statükonun gündelik hayatı sınırlayan, bölen, ayıran ve dışarıda bırakan, konumlar ve makamlar atayan kategorilerini sorguluyor.
Seniha Ünay, Burhan Yılmaz’ın Düzce’de açılan “Yerçekimi-Sessizlik” sergisini incelediği yazısında, zirvesine göz hizasından bakıldığında küçülen bir dağın politik ihtimalini, ağırlığı hafifleten başka bir perspektifi tartışıyor. Yılmaz’ın çalışmalarında yerçekimine direnen imgeler, zemine çakılanı hafifleten hamleler; işgal ettiğimiz mevkileri, kendi ağırlığımızı, dünyaya bıraktığımız yükümüzü yeniden tartmamızı talep ediyor. Ünay, bu ölçüyü Yılmaz’ın çalışmaları üzerinden takip ediyor.
Sevda Kal Sözer, “Muammalı Hummalı- Tekinsiz Bir Yolda” metninde içine doğduğumuz ve sınırlarımızı belirleyen koordinatlardan bizi, belirli bir ritimde hareket ettiren müziğin makamlarına uzanıyor. Makamın resmiyetle özdeşleşmiş tınısı, tekrar eden alışkanlıkların insanı yorduğu ve yoğurduğu gündelik hayata bakıyor.
Bu sayıyı yayına hazırlarken her ikimizin de hayatında derin bir iz bırakan sanatçı ve akademisyen Gülçin Aksoy’u aniden kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyoruz. Aksoy’un bireyselliği kaybetmeden kurulacak kolektif bir eyleme yaptığı vurguyu, hiyerarşileri kırarak göz hizasından bakan duruşunu aklımızda tutarak bu sayıyı ona adıyoruz.
Seniha Ünay’ın, Güncel Sanat Arşivi bünyesinde gerçekleştirdiği “Anlatılar Söyleşi Serisi”nin 2020 tarihli Gülçin Aksoy söyleşisine de bu vesileyle yeniden yer veriyoruz. Okurken Gülçin Hoca’nın sesini ve kahkahasını duyduğumuz satırlarda sanatçının eril dilin ve erkin altını kazıyan, makamların mevkilerini boşa düşüren farklı dönemlerden çalışmalarına kulak kabartıyoruz.
Bu sayıyı oluşturmamızda bizimle iş birliği yapan herkese teşekkür ederiz, iyi okumalar dileriz.
Esra Oskay & Seniha Ünay