Önsöz
Yayımladığımız bu dördüncü sayı ile Çapak ilk senesini dolduruyor. Bu sayıda mevcut olanın dışına çıkmak, görünür olanın dışında kalanlara bakmak için bir alan açma niyetiyle kurguladığımız Çapak’ın içerik oluşturma sürecine de işaret ettiğini düşündüğümüz “se-a/ses” temasına odaklanıyoruz. Görselliğe teşne bir alan içerisinde düşünen bizler için biraz tedirgin bir yabancılıkla biraz da amatör bir merakla baktığımız bir konu olma özelliği de taşıyor “ses”.
Veteriner ve kuş gözlemcisi Gökçe Coşkun’la yaptığımız söyleşide insanın sesinin şiddeti arttıkça baskılanan kent içerisinde kaybolan kuşların seslerini konuşuyoruz. Dikkatin ve dinlemenin yönelişindeki güç ilişkisini açığa çıkaran sağırlaştığımız seslere, kuşların duyulmayan ötüşlerine “akustik adalet” çerçevesinde yaklaşıyoruz.
Engin Esen’in duyusal verilerle şekillenen imge ve seslerden oluşan portfolyo sunumu gözü acıtan bir kavramdan hareketle görme merkezli bir algının arızalarına odaklanıyor. Esen’in çalışmalarında tekrarlayan “parazit, arıza, kromatik kaymalar”, denetlenemez ve kontrol edilemez bir alanı aramaya çalışıyor. Bu anlamda tek sesliliğin denetimine direnen, yaşamın arka plan gürültüsüne odaklanıyor Esen.
Begüm Çalımlı ile gerçekleştirdiğimiz söyleşi belki de çocukluğumuzdan beri sese bilinçli bir şekilde ilk kez yaklaştığımız yerden, “müzik”ten başlıyor ve Çalımlı’nın ses yürüyüşleri; ses, mekân ve görsel sanatlarla kurduğu ilişki üzerinde ilerliyor. Çalımlı, duyma ve görme arasında konumlandırdığı ses tasarımlarına dair deneyimini bizimle paylaşıyor.
Özgül Kahraman’ın orta sayfa için ürettiği “Şeyler Arasında” çalışması ise görme derecelerine göre algıladığımız bir çevrenin izini sürerken biçimsel olarak tercih ettiği “Braille Alfabesi” ile duymadığımız seslerin de görsel bir dökümünü yapıyor. Plastik bir ritimden çıkıp sesin ritmine doğru yöneliyor.
Ayşe Nahide Yılmaz’ın metni, müzikte hareketin biçimine işaret eden iki görsel öğeden; senyo ve koda’dan hareketle sese şiirsel bir hat çiziyor. Atlayarak, dönerek, çoğalarak, sıçrayarak ilerleyen yazısında Yılmaz, müziğin grafik dilini bu dünyaya taşıyor. Boşlukları, karanlıkları katederek sesin görüntüyle kurduğu ilişkiye işaret ediyor.
Eda Gizem Uğur’un yazısı, miras alınmış bir arşiv üzerinde titizlikle ve özlemle çalışan Furkan Öztekin’in “Bekle Beni (Aynı Gökyüzünde)” sergisini ele alıyor. Öztekin, Ceyhan Fırat’ın arşivi üzerinde düşünürken ben’den biz’e açılan, çoğalarak güçlenen bir birliktelik duygusuyla hareket ederken kendi sesiyle Ceyhan’ın sesini yan yana hayal etmenin, düşsel bir mekânda aynı gökyüzünü paylaşmanın olanaklarını arıyor.
Gizem Ünlü’nün Brandon LaBelle’in “Lexicon of the Mouth” kitabından çevirdiği metin ise sesin politikasını ve insan sesinin dile gelişindeki güç ilişkilerini inceliyor. “Aktarma, Tekrar, Yemin” başlıklı metin, insanın dünyaya seslenişini; hizaya sokma, nesilden nesile aktarma ve mevcut yapılar içine eklenmenin bir yöntemi olarak ele alıyor.
Bu sayıda katkı veren herkese gönülden teşekkür ediyoruz. Çapak’ın kurulma sürecinden bu yana grafik tasarımlarımızı yapan İrem Gürsu’ya ve web tasarımımızı yapan Muharrem Gürsu’ya özel teşekkürlerimizi iletiyoruz. İyi okumalar dileriz.
Esra Oskay & Seniha Ünay