Önsöz
Çapak’ın 10. sayısında “Kayıt dışı” temasıyla kaydetme eylemine ve bu eylemin dışında kalanlara odaklanıyoruz. Kaydetme, bir taraftan gördüğünü ve duyduğunu sabitleyen, şimdiki zamanı anlık deneyimin ötesine taşıyan, unutuştan koruyan, muhafaza etmek için harekete geçen bir eylem; diğer taraftan yönlendiren, kontrol eden, gözetleyen ve manipüle eden bir iktidar stratejisi gibi. Kaydın dışında kalanlar gözden ve hafızadan kayboluyorlar. Aynı zamanda bizi savunmasız bırakan bir görme ve gözetim rejiminin de dışında kalıyorlar. Bu sayıda bu ikili olanak üzerine düşünüyoruz.
Hanieh Fatouraee kayıt keimesinin etimolojik kökenlerine yaslanarak sınırların şiddetle üzerimize kapandığı bir dönemde birbirimize mukayyet olmayı, biraradalığın ihtimallerini yeniden düşünmeyi öneriyor. Fatouraee, kontrol etmek kadar kendine özen göstermek, dikkat etmek anlamına da gelen mukayyet kelimesininin öznesini çoğullaştırarak kültür ve sanat alanında dayanışma biçimlerine odaklanıyor.
Irfan Hošić tarafından kaleme alınan Mladen Miljanović’in “Didaktik Duvar” isimli sergisine eşlik eden katalogun önsözünü Burçin Nilay Kalınbayrak’ın çevirisinden okuyoruz. Miljanović’in Yugoslav Halk Ordusu’nun askeri bilgisini referans alarak sınırda takılıp kalan kayıt dışı insanlar için eğitici bir kitapçık haline getirdiği bu çalışması sınır politikalarını görünür hale getiriyor. Hošić’in yazısı çalışmaya kaynak olan toplumsal ve hukuki süreçleri aktarırken “Didaktik Duvar”ın yerleştiği sınırı bize gösteriyor.
Orta sayfada Çapak’ın portfolyo ve orta sayfa bölümleri için yaptığımız açık çağrıya gelen başvurulardan birine yer veriyoruz. Meli Rumeysa Öztürk, “Yazın Pratikleri: 2023 – 2024 kültür-sanat sezonundan bir ara kesit” çalışmasıyla bu sayıya katkı veriyor. Öztürk’ün güncel sanat alanına odaklanan yayınların günümüz kültür-sanat ortamındaki rolünü haritaladığı çalışması, sanatçının tabiriyle “güncel sanat ve kültür alanındaki süregelen yapılaşmaları, kör noktaları ve mevcut etkileşimleri” ortaya koyuyor.
Fırat Yücel ile gerçekleştirdiğimiz söyleşide, kayda değer olanın kararını vermeye muktedir görünen geleneksel belgesel türünün sınırları ve kaydetmenin politikası üzerine düşünüyoruz. Yücel, kayıt eylemini kolektifleştirmenin ve bugünün hafızasının peşine düşmenin zaruriyetinden bahsederken görünmez olanın toplumsal olarak kurgulanışının altını çiziyor.
Murat Can Kabagöz, 4–5 Ekim 2024 tarihlerinde Yermekân’da gerçekleşen Labour in a Single Shot atölyesinin çıktılarının gösterildiği sergiyi ele alıyor. Kabagöz, görüntünün politikasını ve imajlarla düşünmenin olanaklarını zorlayan Harun Farocki’nin mirası olan bu atölye programının Ankara ayağındaki çıktılarına Farocki’nin çalışmalarındaki referanslar üzerinden yaklaşıyor.
Portfolyo bölümünde Sinan Hasar’ın “Kafa Kağıdı” serisi yer alıyor. Hasar, resmi kurumlar karşısında muhattap alınmak için bizi kayda geçiren vesikalıklardaki nötr ifadenin önündeki zarı kaldırıyor, kanlı canlı bir seri imgeyle karşı karşıya bırakıyor bizi.
Öner Taylan Öztürk’ün çevirisinden okuduğumuz “Proje: Zaman Kapsülü” yazısı Black Quantum Futurism (BQF) inisiyatifinin izini sürdüğü siyahlara miras bırakılan zaman kapsüllerine odaklanıyor. Bu yazıda genel tarih anlatısının dışında bırakılan azınlıkların kendilerini gelecek bir tarihe yazma çabası olarak algılanabilecek bu kapsüller, onları ortaya çıkaran mekânsal ve toplumsal şartlar içerisinde ele alınıyor.
Esra Oskay, 21-29 Aralık 2024 tarihleri arasında 5533’de açılan Didem Erbaş’ın organizasyonunda gerçekleşen Sen&Ben&O sergisini ele alırken serginin konu edindiği insan sonrası düşünceyi gündelik hayatın çatışmaları içerisinden okumayı deniyor. Yazı, fail olmanın ne ve nasıl olduğu/olabileceği üzerine düşünürken Oskay kendisinin de dahil olduğu sergi deneyimini merkeze alıyor.
Hasan Cem Çal “Cindy Sherman, Tekinsizlik ve Fotografik Kayıt Dışı” başlıklı yazısında Sherman’ın kaydın ve kadrajın dışında bıraktıklarını düşünerek fotoğrafın dışarısı ve içerisini fotoğrafın doğasına dair bir okuma önerisine dönüştürüyor.
Bu sayının oluşturulmasında katkısı olan herkese teşekkür ederiz, iyi okumalar dileriz.
Esra Oskay & Seniha Ünay