Didaktik Duvar / Irfan Hošić1
Çeviri: Burçin Nilay Kalınbayrak
Sanatçı Mladen Miljanović’in “Didaktik Duvar” işi; göçmenler, mülteciler, yerinden edilmiş kişiler ve vatansızlar sorununa ve bu kişilerin, istedikleri coğrafi hedefe doğru ilerlerken karşılaştıkları zorluklara odaklanan yıkıcı, eğitsel bir yerleştirmedir. Bu, “hayallerindeki ülkeye” ulaşmak için ulusal sınırları “yasa dışı” şekilde geçmeye çalışan kişilere doğrudan hitap eden toplumsal bir çizim serisidir. Didaktik Duvar, hareket halindeki “yasa dışı” birinin karşılaşabileceği doğal ve yapay engelleri nasıl aşabileceğini anlatan bir tür kılavuzdur.
Mladen Miljanović. Didaktik Duvar, 2019. Kitapçık
Bu çalışmanın ortaya çıkmasını tetikleyen; yeşil sınırın Batı Avrupa’ya bir savunma duvarı olarak hizmet etmesi için komşu ülke Hırvatistan’ın sınır hizmeti tarafından tamamen kapatılması sonrasında, Bihaç’taki göçmen ve mültecilerin kitlesel bir şekilde durdurulmasıdır.2 Bosna’nın Kuzey-Batı kesimi, Batı Balkanlar’dan Slovenya’ya giderken en çok öne çıkan ve Avrupa Birliği’ne (AB) en yakın bölgedir. Bu nedenle burası, göçmenlerin yerleşmesi, toplanması, yeniden gruplaşması ve Avrupa Birliği’nin iyi korunan sınırları boyunca süren yolculuğun kalanını tekrar düşünmesi için elverişli bir noktadır. Göçmenler ve mülteciler için Bihaç, kelimenin tam anlamıyla “sınırda” bir yer haline gelmiştir. İki gerçeklik arasında – birinden plansızca kaçtıkları, diğerine ise deli gibi koştukları – bir hapishane. Aslında Bihaç, “hareket halindeki insanların” zor ve tatsız durumlarını yansıtan tehlikeli bir yere dönüşmüştür. Göçmenlerin uzun süre kalmak istemediği bir geçiş noktası olmasına rağmen Bihaç, çelişkili bir biçimde, köleleştirilmiş insan özgürlüğünün bir simgesi haline gelmiştir. Sivil Toplum Kuruluşlarının (STK) insani yardım kisvesi altında, bölgesel kısıtlamaların neden olduğu belirsizlik; mağduriyet ve yasa dışılık kategorilerinin gelişmesine elverişli bir ortam yaratmıştır. Bosna-Hersek gibi bir ülkede hükümet kurumları, vatandaşlar ve göçmenler arasındaki üçgen, baskıcı kontrol önlemlerinin alınmasıyla belirlenir ki bu da apolitikleşme sürecinde eşitsizliğin oluşmasına yol açmaktadır.
Bosna-Hersek üzerinden geçen sözde göçmen rotasının son birkaç ay içerisinde hareketlenmesiyle gelişen durum, karmaşık olmakla birlikte bir dizi farklı boyutu içermektedir: Yeni bir “kaçak yolcu” akışını her ne pahasına olursa olsun önlemek isteyen AB ülkelerinin çıkarları; bu zorlukla başa çıkacak gücü olmayan Bosna-Hersek’in çıkarları; Bosna-Hersek veya Hırvatistan’da uzun vadeli kalmak istemeyen ve İtalya, Almanya veya diğer Avrupa ülkelerine geçmeyi uman göçmen ve mültecilerin çıkarları. Bosna-Hersek’teki durumu özgün kılan, sadece ekonomik koşullar ve bu zorlukla başa çıkmak için gereken maddi gücün eksikliği değil aynı zamanda Dayton Barış Antlaşmaları ile tanımlanan son derece özel ve oldukça karmaşık bir iç yapılanmadır.3 Göçmen ve mültecilerle ilgili bu yeni durum, ülkenin, bu ve benzeri başka birçok zorlukla başa çıkmaktaki yetersizliğini bir kez daha ortaya koymuştur. Bu da ülkede, vatandaşların siyasi ve sosyal istikrarını sağlayacak bir güvenlik aygıtı ve hukukun üstünlüğünün bulunmadığını göstermektedir.
Yukarıda belirtilen her şey göz önüne alındığında, Miljanović’in Didaktik Duvar’ı, bir tür üç boyutlu yorumsal çerçeve olarak, en az üç temel görüşü ortaya koymaktadır: (a) Sanatçının, toplumumuzu göç sorununa karşı duyarlı hale getiren ve Mültecilerin Statüsüne İlişkin Sözleşme ve Protokol’ün ruhuna uygun olarak, “hareket halindeki insanları”, savunmasız bir sosyal grup olarak gören toplumsal yaklaşımı; (b) sanatçının, hükümet aygıtlarının güvenlik standartlarını tamamen bilinçli bir şekilde küçümseyen yıkıcı yaklaşımı;4 (c) sanatçının, her şeye rağmen görsel analiz biçimlerine temel oluşturabilecek görüş ve derinliğine işaret eden (görsel sanat) yaklaşımı.
Didaktik Duvar’ı anlamaya çalışırken; Pakistan, Nepal, Hindistan, Afganistan, İran, Irak, Suriye, Libya ve diğer ülkelerden gelen insanların kitlesel şekilde hareket etmelerindeki sebeplerin, gelişmiş Batı’nın emperyalist ve neo-sömürgeci eğilimleriyle doğrudan bağlantılı olduğunu ima eden ideolojik ve ekonomik perspektifleri göz ardı etmek mümkün değildir. 11 Eylül 2001’den bu yana yaşanan birçok savaş, haksız askeri müdahaleler ve küresel mali yolsuzluklar, gelişmekte olan ülkelerde kalıcı istikrarsızlıklara neden olmuştur. Afrika, Asya ve Latin Amerika bölgelerindeki yoksulluk, Kuzey Yarımküre’deki maddi açlık ile Güney Yarımküre’deki fizyolojik açlık arasındaki tutarsızlığa yol açan küresel göç dalgasının bir nedenidir. Bu bağlamda, Miljanović’in işi, başarısız politikaların mağduru olan göçmen ve mültecilerin, gelişmiş Batı’da kabul görme, sosyalleşme ve bütünleşme hakkına mutlak surette sahip olduğunu savunan net bir duruş sergilemektedir.
A.1.16. Dikenli telleri ağaç dallarıyla geçmek
A.2.1. Çocukluyken duvarı battaniye kullanarak geçmek
Mladen Miljanović, Didaktik Duvar kitabından çizimler, 2019
Mladen Miljanović’in sanatsal anlayışındaki yıkıcılık; mülki ve ulusal egemenlik gibi modern anlayışlarla kolayca ilişkilendirilebilen devlet kurma gücünün sembolü olarak sınır fikrini zayıflatmasında görülmektedir. AB ülkeleri arasındaki sınırların yeniden belirlenmesi, milliyetçiliğin ve sağcı fikirlerin olumlanmasına yol açarak kolektif yeniden kimliklendirmenin yeni bir dalgasını yaratmıştır. Sınır hizmetlerindeki (Hırvatistan, Slovenya, Macaristan) şiddetin çokluğu; sınır fikrinin, “yasa dışı” geçiş girişimleriyle kurgusal olarak çürütülmesine karşı bir tür cevaptır. Yeşil sınırın geçilmesine tekrar teşebbüs edilmemesi için taciz ve işkencenin, sistematik yıldırma ve caydırıcılık yöntemi olarak kullanıldığı çok fazla örnek mevcuttur. Organize geri itme pratiği çoğu zaman, Hırvat Sınır Polisi’nin vurma ve diğer şiddet stratejilerine eşlik etmektedir ve özellikle endişe verici olan şey bunların istisnai vakalar olmamasıdır.5 Hırvat polisinin bu alışkanlığı – savaştan yaklaşık otuz yıl sonra bile – sınır fikrinin dağılan ülkedeki etnik, dini ve dilsel bölünmelere cevap olduğu 1990’lardaki çatışmaların acısını tazelemektedir. Trump’ın ABD’deki zaferinden ve Birleşik Krallık’taki Brexit’ten cesaret alan bazı Avrupa Birliği ülkelerinde “yükselen sosyal ve ekonomik ırkçılık”6 için ön koşullar oluşmuştur.
Toplumsal Bir Anlatı Olarak Sınır
Mladen Miljanović’in yapıtı, sınırlar meselesini tekrar tekrar ve neredeyse takıntılı bir şekilde düşünmeye olan ilgisini açıkça ortaya koyar. Bu sınırlar ister Didaktik Duvar örneğinde olduğu gibi coğrafi ister yaşadığı toplumda olduğu gibi sosyal veya zihinsel olsun, Miljanović, engeller/limitler/sınırlar sorununu, işinin belkemiği olarak ele alır. Bu anlayışın temeli, 2005 yılına ait Dobrodišli (Hoş Geldiniz) ve 2006/07 yıllarına ait Služim Umjetnosti (Sanata Hizmet Ediyorum) gibi sanatçının erken dönem işlerine bağlanabilir. İlk iş, Bosna Hersek’in bir asma halatıyla çizilen (olası ceza veya intihara işaret eden) bölgesel şekline açık bir göndermedir. İkincisi ise Banja Luka’daki eski askeri kışla Vrbas’ta, sanatçının, gönüllü bir tecrit içerisinde, bedeninin dayanıklılık sınırlarını zorladığı, 274 gün süren bir maraton projesidir.7
Miljanović, 2011’den bu yana birçok yerde sergilediği Na Ivici (Uçurumun Kenarında) adlı performansında bireysel ve kolektif becerileri test etme pratiğini sürdürür. Bu performansta sanatçı, gerçek anlamda bir çitin kenarında asılı dururken aynı anda sergisinin açılışı devam etmektedir. Sanatçının birçok performansı ve eylemi, kişisel veya sosyal kısıtlamaları inceleyen unsurlarla kodlanmıştır. Bunlardan biri, 2013 Venedik Bienali’nde Bosna-Hersek pavyonunun açılış arifesinde sergilenen Pritisak Želja (Arzuların Baskısı) adlı performanstır. Bu performansta sanatçı, “Sevgili dostum, Venedik’teki Bosna-Hersek pavyonunda ne görmek isterdiniz?” sorusuna yanıt veren kısa mesajların olduğu ağır bir mermer levhayı yaklaşık bir buçuk saat boyunca taşımıştır.
D.1.3. Kuzey Yıldızını takip ederken yön tayin etmek
D.2.1. Dini nesnelere bakarak yön tayin etmek
Mladen Miljanović, Didaktik Duvar kitabından çizimler, 2019
Zvuci Rodnog Kraja (Vatanın Sesleri) adlı en güncel videosunda sanatçı, 1990’lar boyunca savaşmış üç farklı ordunun gazilerini bir araya getirerek onlara savaşa neden katıldıklarını sorar, çatışmalı sınırları sorgular ve bu sınırların önemini sıradanlık seviyesine indirir. Tüm bu işlerin ortak teması, bireyler ve gruplara dayatılan sınırların bir ironiye dönüştürülmesi ve bu tür sınırları güçlendirip sürdüren toplumsal normlara ve geleneklere karşı neredeyse yıkıcı bir tutumdur.
Bosna-Hersek (B&H) sanatında bir tema olarak sınır, elbette başka sanatçılar tarafından da işlenmiştir.8 Bu, bölünme ve kısıtlamaların, günlük yaşamın ayrılmaz bir parçası haline geldiği toplumsal gerçekliği yansıtmaktadır. Bosna-Hersek’teki günlük yaşam; iki kuruluş, bir ayrı bölge ve on ayrı idari kanton gibi bir dizi sınır sistemiyle vurgulanmıştır. Bu olgu; sanatçılar Maja Bajević, Šejla Kamerić, Veso Sovilj, Gordana Anđelić Galić, Andrej Đerković, Borjana Mrđa, Lana Čmajčanin ve diğer sanatçıların çalışmalarının ilgi odağı olmuştur. Medyanın dayattığı B&H toplumundaki bölünme teması tüm bu sanatçıların aklını kurcalamaktadır. Bu açıdan bakıldığında sınır teması, geniş şekilde kurulmuş ve görece baskın “gerçek bir sosyal öz” olduğunu öne sürmektedir. Çünkü “sınırlar; hapsedilme, tecrit, bölünme, kırılganlık, güvensizlik, sorunlar ve çatışmaların bir simgesi haline gelmiştir.”9
Didaktik Duvar işte bu sanatsal bağlamda yerini alır ve Miljanović, yıkıcı politikalar, etik olmayan kurallar ve ahlak dışı değerlere karşı sanatın bir eleştiri olabileceğine hatta olması gerektiğine dair kendi kuralını doğrular. Didaktik Duvar, sadece Bihaç ve Bosna-Hersek’te değil, aynı zamanda bu gezegenin birçok başka yerinde raslantı sonucu sıkışmış olan hassas ve kırılgan nüfusun, açık ve sesli bir şekilde tarafını tutan toplumsal bir eylemdir.
Didaktik Görüntü’nün Oluşumu
Mladen Miljanović’in kullandığı görsel dil, eski Yugoslav Halk Ordusu’nun askeri literatüründen kaynağını alır. Sanatçı, askeri okullarda kullanılan eğitim materyallerini çok farklı bir sosyo-politik bağlama yerleştirir. Amacı; su kaynakları, vahşi doğada yaşanan yaralanmalar, çitler, kızıl ötesi ışınlar, radarlar gibi doğal ve yapay engellerin üstesinden gelmek için işlevsel ve etkili bir eğitim oluşturma güdüsüyle belirlenmiştir. Bu, didaktik çalışma aracılığıyla ortaya çıkan, toplumsal önceliğe sahip faydacı resimsel bir amaçtır.
Bu tür çizimler, özne ile nesne arasında takımyıldızları gibi çok net bir kümelenmeyi gösterir ve sunulan durumun gözlem veya bakış açısı, genellikle öznenin konumuyla belirlenir. “Bu taraftan” yansıtılan görüntünün açısı önemlidir ve sanatçının özneyle özdeşleşmesini ortaya koyar. Yani çizimler, askeri doktrinde şüpheye yer bırakmayacak şekilde açıkça görülen aynı modeli kullanarak “bu taraf” ve “öbür tarafın” konumlarını gösterir. Miljanović’in konu ile nesne arasında bir kümelenme oluşturması ve belirlemesi, mültecilerin bir özne olarak medya tarafından nasıl gösterildiği sorununun göz ardı edilmesine izin vermez. Ana akım medya, mültecilerin medyadaki imajının inşasına katkıda bulunur ve çoğu zaman bunu yanlış bir şekilde yapar, çünkü onları kişiliksizleştirip insanlıktan çıkarmayı başarır. Bu nedenle, Didaktik Duvar’ı anlamak için Miljanović’in kararlılığı ve bakış açısını sorgulamak, sanatçının görüşlerinin ideolojik olarak konumlandırılması açısından merkezi bir öneme sahiptir.
Eğer bir şekilde bakış açısı “öbür tarafta” konumlandırılmış olsaydı, yani özne, izleyicinin tam karşısına yerleştirilmiş olsaydı, bu, görsel bir düşmanlığa yol açabilirdi. Çizimleri, soğuk bir ifadeye sahip olsa da – bu tür çizimler ne kadar soğuk olabilirse o kadar – duygudan yoksun değildir ve bugün kitlesel medyanın yaptığı gibi mültecileri, “diğerleri” ve “farklı” olarak, dolayısıyla potansiyel bir tehdit olarak tasvir etmekten çok uzaktır.10 Özne ile ilgili önemli bir soru şüphesiz “özne ne görüyor?”, yani “özne neye bakıyor?” sorusudur.11 Miljanović’in Didaktik Duvar’ı, bu doğrudan bakış açısıyla ilgilenmez, yani bunu sunmaz; ancak yine de bunu akılda tutar. Sanatçı, görevinin öğretici amacını vurgulamak için birinci tekil şahıs olarak görülen bir görüntü oluşturmaktan özellikle kaçınır. Bunun yerine, ikinci tekil şahsı seçer ve özne hakkındaki hikayeyi “öğretici bir mesafeden” anlatır. Bu da özne, konu ve bağlam arasındaki ilişkiyi uyum içinde tanımlar. Bu durum, mültecinin bakışını, belli etmeden Miljanović’in çizimine kodlar ve çizimin dayandığı içeriğin bir bileşeni yapar.
Görsel açıdan Miljanović’in çizimleri duygusuzdur. Çünkü bunlar, bir eğitim materyali olduğundan görsel ifade ve anlatımın kapsamı en temel bilgilere indirgenmiştir. Çizimlerin karakteri, askeri el kitaplarındaki taktiksel normlara ve arka müfrezedeki askerler için belirlenen standartlara dayanır.12 Sanatçının, şablonları “ödünç aldığı”, bahsi geçen bu okuma materyali, yayıncılar tarafından çoğunlukla “askeri sır” olarak etiketlenir ve bu da tüm sanatsal projenin suçlayıcı potansiyeline işaret eder. Bunun başlıca nedeni sanatçının askeri doktrini sivil amaçlara uyarlamasıdır. Durumun daha da karmaşık hale gelmesinin altında yatan ise bu kişilerin “sıradan” siviller değil “kaçak yolcular” ve “yasa dışı göçmenler” olduğu gerçeğidir.
Mladen Miljanović, Didaktik Duvar, 2019. Mermer üzerine kazıma çizim detayı.
Miljanović, geleneksel biçimde anıtsallığa gönderme yapan bir malzeme olarak taşı seçer. Çizimlerini bu malzeme üzerine işleyerek, içine kazıdığı mesajın toplumsal önemini ve günümüzdeki anlamını vurgulamak ister. Bir fikri, sanatsal olarak seçilen malzemelerle uyumlu hale getirme çabası, fikrin içeriğinin korunmasında, kalıcılığın gerekliliğine ve sanatçının sadece belirli bir sorunu belgeleme tuzağından kaçınma arzusuna işaret eder. Sanatçı, tüm kapasitesini, “göçmen krizi”ni aşmak için etkili bir eğitim ve yöntem dizisinin oluşturulmasını desteklemek üzere kullanır. Bu süreçte, taşın sağlamlığı aynı zamanda kutsal bir boyut da taşır; çünkü ister istemez Musa’nın, taşa yazıldığına inanılan On Emir’ini hatırlatır. Ayrıca, eserin adı ve “duvar” kelimesinin kullanımı arasındaki ilişki de son derece açıktır. Bu nedenle Didaktik Duvar daha iyi bir topluma, demokratik değerler ve insan haklarının ifadesine ulaşmanın mücadelesini veren empati ve sosyal sorumluluk için yıkılmaz bir yapı ve kalıcı bir anıttır.
Mladen Miljanović, Didaktik Duvar, Mermer üzerine kazıma çizim. Enstalasyon detayı, 2019
Sonuç
Miljanović daha önce, Služim Umjetnosti (Sanata Hizmet Ediyorum) adlı eserinde askeri unsurların sanata dönüşme sürecini ele almıştır. Genç yaşlarından itibaren askeri kariyer yapma arzusu, savaşın hemen ardından Bosna-Hersek’teki ordu yapılarının silahsızlandırılma süreci nedeniyle zayıflamıştır. Banja Luka’daki Vrbas kışlasının bir Sanat Akademisine dönüştürülmesinden sonra sanatçılığı meslek olarak kabul etmek, askeri akademinin genç bir öğrencisi için tek olasılıktır. Bu durum Miljanović’i, askeri unsurları, toplumsal çevre unsurlarına dönüştüren bir simyacı haline getirmiştir. Bu nedenle Didaktik Duvar, topluma çok değerli bir katkı sunan, günümüzün karmaşık savaşlarının yıkıcı ve militan öğretilerinden ortaya çıkan, barışçıl ve insan odaklı bir araçtır.
NOTLAR
1 Bu metin ilk kez Mladen Miljanović’in Didaktik Duvar isimli sergisine eşlik eden 2019 tarihli kitapçıkta yayımlanmıştır.
2 Papa Leo’nun 16. yüzyılda Hırvatistan’ı, Osmanlı kuvvetlerinin istilasına karşı duran Hristiyanlığın kalesi (Antemurale Christianitatis) olarak tanımladığı ifadeye dair herhangi bir hatırlatma tamamen tesadüfidir.
3 Bosna-Hersek’in kendine özgü yapılanmasının temeli; 1990’larda savaş sırasında yaşanan soykırımdan kaynaklanan etnik bölgeselleşme ve üç başkandan oluşan alışılmadık meclisi gibi özellikleridir.
4 “Mültecilerin Statüsüne İlişkin Sözleşme ve Protokol”, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (United Nations High Commissioner for Refugees – UNHCR), 1951. Belge
şu adreste mevcuttur: https://www.unhcr.org/3b66c2aa10 (Son erişim tarihi 8 Mart 2019).
5 “Croatia: Migrants Pushed Back to Bosnia and Herzegovina” u: Human Rights Watch, 2018.
Bkz: https://www.hrw.org/news/2018/12/11/croatia-migrants-pushed-back-bosnia-and-herze-
govina (Son erişim: 9 Mart 2019).
6 T. J. Demos, The Migrant Image. Duke University Yayınları, Durham veLondon 2013. S. 246.
7 Služim umjetnosti (Sanata Hizmet Ediyorum), Mladen Miljanović, Boško Bošković (ed.). Besjeda, Banja Luka 2010.
8 Irfan Hošić, “Granica kao metafora. Šta je to ‘bosanskohercegovačka savremena umjetnost’ (2)”, Iz/van konteksta içinde. Connectum, Saraybosna 2013. s. 132-140.
9 Irfan Hošić, “Bosnian and Herzegovinian contemporary art and a resurgent question of context”: Duplex 100m2 (Pierre Courtin, ed.) içinde. Saraybosna, 2019. s. 36-39.
10 Sara Kekuš, Davor Konjikušić and Petra Šarin, “Uloga vizualnih narativa u konstruiranju slike migranata – poziv na solidarnost ili depolitiziranje masa?”, Kamen na cesti: granice, opresija i imperativ solidarnosti içinde. Centar za ženske studije, Zagreb 2017. s. 114-123.
11 Irfan Hošić, “Pikselizirana trauma između fikcije i realnosti”, u: Oslobođenje, 10.8.2018. Saraybosna 2018. https://www.oslobodjenje.ba/o2/kultura/pikselizirana-trauma-izmedu-fikci-je-i-realnosti-384495 (Son erişim: 22 May 2019).
12 Taktika, Savezni sekreterijat za narodnu odbranu, Belgrad 1983.; Priručnik za komandira odeljenja, Savezni sekreterijat za narodnu odbranu, Belgrad 1988.; Priručnik za vojnike poza-dinskih službi JNA, Savezni sekreterijat za narodnu odbranu, Beolrad 1990.