Önsöz

Çapak, ikinci sayısını “Evcil” başlığıyla açıyor. Düşlerin, sükûnetin ve huzurun ikametgâhı olarak “ev”den yola çıkarak, evin tekinsiz alanlarına, evcilleştirme eyleminin nesnesine, tehditkar sınırına giriyor.

“Evcil” teması için “Ev, Evde Olma ve Covid – 19 Pandemisi Üzerine Bir Deneme” metnini kaleme alan Cihan Ertan, evi bir deneyim alanı olarak görüyor ve covid-19 pandemisi ile değişen pratiğini tartışmaya açıyor.  Evin güveni içeren yüzünün yanına güvensiz bir uzam olarak yeniden evi koyuyor.  Evcimenliğe bir deneyim alanının sonucunda şekillenen bir eğilim olarak yaklaşıyor. 

Esra Oskay’ın Türkçe’ye çevirdiği 21 Mart 2022’de ilk kez Commons’da yayımlanan  “Six cats, thirty people, four mortar shells. Two weeks in the occupied Kyiv suburb” metninde Evheny Osievsky, Rus işgali sırasında Kiev’de sığınakta geçirdiği günlere, insanın evini darmadağın eden savaşın şiddetinin kademe kademe evcilleştirilmesini gösteren bir süreç olarak bakıyor. 

Orta sayfada Burhan Yılmaz “Evcil” teması için ürettiği “Evin Yakınında” çalışması ile çocukluğunun geçtiği bölgede yetişen Frenk yemişini evcil bir imge olarak ele alıyor. Diplerde, kuytularda, toprakla evin sınırında gezinen bu bitkiyi, onu aşina bir zamana taşıyan, evin yabani doğasını hatırlatan bir ima olarak düşünüyor. 

Şeniz Polat’ın portfolyo sunumuyla ev halinin bedensel kiplerine bakıyoruz. Beden, Polat’ın çalışmalarında ideal beden imgesinin dışına taşıyor, evin rahatlığında kendini salıyor, sere serpe yayılıyor.

Esin Aykanat Avcı ile gerçekleştirdiğimiz söyleşi, sanatçının doğanın zamanını insanın tahammülünün ritmiyle ölçen materyal diline odaklanıyor.

Bu sayının güncel üretimlere odaklanan bölümünde ise Ecmel Sarıkaya,  Ankara’da yeni açılan Yermekân’ın ilk sergisine bakarken, sergideki çalışmaların mekânın ruhuna dair verdiği ipuçlarını takip ediyor.

Seniha Ünay’ın Düzce’de gerçekleşen “Sıfır Noktası-Bozulma III” sergisine bakan metni ise bedenin, zamanın, mekânın, doğanın aşina sınırlarını sınayan ve bunları doğal akışın dışında inceleyen çalışmalara odaklanıyor.

Pınar İnceefe, Düzce Prusias ad Hypium Antik Kenti Tiyatrosu’nda gerçekleşen Aristophanes’in Kuşlar komedyasını düşsel ve büyüsel bir sahnede ele alıyor. Bugün, MÖ 414 yılında yazılmış Kuşlar ile kazılar sonucu ortaya çıkan tiyatronun kavuşmasını, mekânı belki de bir kez daha evcilleştiren bir eylem olarak kurguluyor.     

Çapak’ın ikinci sayısında katkısı olan herkese teşekkür ederiz. Keyifli okumalar

Esra Oskay & Seniha Ünay